23 Şubat 2011

Diyet Rejiminden Diktatörlük Rejimine

İnsanoğlu tüm yönleri ile ele alındığında adeta bir çarpıklıklar ve karşıtlıklar eseri gibi önümüze çıkıyor. Bu bir nevi post-modern bir hali ortaya çıkartıyor. Düzen ile düzensizliğin; temiz kıyafet ile pejmürdeliğin, duygu karmaşasından bir ruh halinin en katı yaşanılışına kadar uzayıp gitmekte.
Bireyi çözümlenmesi zor bir problem haline dönüştüren asıl etken ise “ortam”dır. Ortam; insanı, kendisine dair bir algı geliştirmeye iten ve zorlayan bir güce sahiptir. Birey ortam içinde bu güce direnç göstererek ya kendisine dayatılan şekli giyinir ya da kendi kalıbını muhafaza etmeye çalışır.

6 Şubat 2011

Siyasete Karşı Sanat

Sanatın, özellikle, halklar üzerindeki yadsınamaz güçlerinden birisi de kaçınılmaz olarak onlar üzerindeki birleştirici bir gücünün olmasıdır. Kimi zaman geçmişten referans edilen bir temsil, bugün ile yarınları inşa etme adına yeniden harmanlanarak topluma ve bireylere arz edilir. Böylece kolektif bir bilincin oluşumuyla beraber, birlikte olmanın, birlikte yaşamanın da ortak değerleri gün yüzüne çıkartılır.
Sanat aynı zamanda modernleşmenin de önünü açan; yenilikleri icat eder gibi onları toplumun huzurunda en güzel çeyiz sandıklarının açılması gibi sergiler. Bireyler de sandıktan en beğendiklerini alırlar, üretilen el emeği ile bireysel yaşamları arasında köprüler kurarak, duygusallıktan yoğrulmuşmuş bir aidiyet bağı geliştirirler.

25 Ocak 2011

Toplumsal Sınıflar ve Oluşum Süreçleri

Birinci Bölüm
Şüphesiz toplum birbirinden oldukça farklı yapıları bir arada barındıran organik bir alandır. Hareketlilik toplumun en belirgin özelliklerinden birisidir. Düşünce, ekonomi, kültür ve sanat ile siyaset topluma hareketlilik kazandıran başlıca etmenlerdir. Zira her bir etmenin çevresinde kümelenen bireyler belli oranda kendi zayıflıklarını gidermek, diğer tarafta da benliklerine dair bir ispat ile bu kümelenmeye dâhil olurlar.
Toplumsal sınıfların belirgin bir şekilde ortaya çıkışı hemen hemen dünyanın her tarafında ve her devrinde gözükmüştür. Dış müdahaleleri bir tarafa bırakacak olursak toplumların zaman içinde yükselip çökmesinin arkasında da bu sınıf hareketleri yer almaktadır. Sınıflar arası çatışma, güç ilişkileri, iktidarı ve otoriteyi ele geçirme mücadeleleri toplumların istikbalini ortaya koymuştur.

7 Ocak 2011

Siyasete Gençlik Aşısı

Malum, seçimler toplum içindeki her bir sosyal gurubun beklentilerinin üst düzeye çıktığı zamanlardır. Seçim sürecine aktif olarak katılarak seçilme eğiliminde olanlar belki de bu süreci en yoğun yaşayanlardır. Diğer tarafta ise seçime ve dolayısıyla seçime endeksli bir toplumsal yapıya karşı çıkanlar da yine seçim zamanlarında üstün bir çaba sarf edip, parti gözetmeksizin seçimlere olan muhalifliklerini her hangi bir tepki ile ortaya koymakla iştigal halinde olurlar. Biz yine de oy almanın ve oy vermenin heyecanı içinde olanlar üzerinden konumuza devam edelim.
Elbette seçimlerde aday olmanın bütün şarlarını kapsayan genel hükümler yoktur. Anayasal erkliğe erişmek ve vatandaşlık görevlerinden olan askerlik gibi (nedense erkekler için  şart olurken feminist yazarlar bu konuyu gündeme taşımazlar) belli başlı bazı yükümlülükleriniz tutuyorsa aday olabilirsiniz. Aday olmanız için illa bir siyasi partinin katı bir teşkilat mensubu olmanıza da gerek yoktur. Çok paranızın olması gerekmediği gibi belli bir tahsili de almış olma zorunluluğunuz yoktur. 25 yaşınızı geçip aklınız başınızda olsun derler, bu yeterlidir. Tabi 25 yaşını geçmek akli olarak olgunluğa ermek midir? Bunu biz karara bağlamayalım.

6 Ocak 2011

Entelektüel Kişilikler

Toplumsal yapılar ister kabul etsin isterse reddetme telaşında olsun içlerinde genel yargıya başkaldıran aykırı tipleri barındırırlar. Aykırılık bir reddetmeden kaynaklanabileceği gibi aslında daha sıkı bir ilişki kurularak kati bir savunmayı da içeren ilginç bir haldir. Aykırı olmak bir bakıma bir köprünün nasıl yapılacağının tarifi ile değil de nasıl yapılmayacaklarını ifade eden; mevcut proje ile köprü yapılırken nerelerde ciddi sorunlar yaşanarak köprünün istenilen nitelikte olmayacağının imaları belirtilir ve nelerin yapılmaması gerektiği izah edilen bir tarzdadır. İşte bu bakış açısı çoğu kez genel kamuoyu tarafından “mevcut anlayışa ve yapıya karşı bir itaatsizlik” olarak algılanır. Yâda daha geniş bir bakış açısıyla; böyle algılandırılarak mevcut yapının içinde belli mevki ve sorumlulukları üstlenenler mevcut konumlarını daha zeki birilerine kaptırmamanın yollarını oluştururlar. Bu bir bakıma ön tedbir alma işlemidir.