18 Ağustos 2010

Yorgun Bir Gün...

Yorgun bir gün…

Güneşin altında tuzlarımı sırtımdan çıkartıp, toprağa sermişim.
Çaresiz, bitap ve o kadar unutulmuş bir karınca…
Sırtlanmış dünyasını, derin düşünceler altında taşımakta…
Yorgunluk dizlerinde kelepçe olmuş,
Gözlerinde ise kırk pencere…
Hala gelmeyecek misin der gibi yürümekte…
Sıcak…sessizlik…unutulmuşluk…
Bir böcek gibi ağlamakta, kamburu çıkmış karınca.
Rüzgâr… alıp başımı gidesim geliyor,
Yön mü bıraktın bende, neden bu soruşturma.
Sabah, öğlen, akşam…sıra sende…


Gelsen…
Yorgun bir güne daha elveda…
Yedi renkten bir hatıra, ses ister sadece…
Süslenip allanmış sokaklar, insanlar…
Sıcağa karışmış dökülen renkler, bir ağır rayiha…
Adımlarım…sayıklarım…ağlarım…
Bir yol havası; karşımda gözlerin, yanımda iskele…
Her saat ortasında gelmekte vakitlerim.
Sabah…öğlen…akşam…sıra bende…
Bekler misin?
H.SARI





Hiç yorum yok: