22 Eylül 2010

Gazi Mustafa Kemal’in Vasiyeti

Referandum sürecinde Kemal Kılıçtaroğlu Başbakan için konuşuyor: “Bunlar gazetelere boy boy reklamlar veriyorlar, bu kadar parayı nereden buluyorlar?”, diyor. Hatta bu sözleri de yetmiyor devamı olarak, Ak Parti’nin referandum kampanyasını iktidar olması nedeniyle devletin imkânlarıyla gerçekleştirdiğini ileri sürüyor.
Kılıçtaroğlu SSK Genel Müdürlüğü binasında yaptığı yönetim toplantılarından sonra CHP Genel Başkanı olarak meydanlara inip de kalabalıkları görünce baya mesafe katlettiğini sanmış olacak. Bu kadar partiliyi meydanlara kendi marifetiyle topladığına inanmış olmalı.
Yukarıdaki iddiasının geçerli olup olmadığına değinmeye gerek yok. Çünkü Ak Partinin siyasi partiler kanunu gereğince ve anayasal hükümler uyarınca 2007 genel seçimleri sonucunda 150 trilyona yakın bir devlet desteği aldığı gün gibi ortada. Bu parayı ister mürekkebe batırır ister oval ofis yaptırır. Bunda bir usulsüzlük yoksa kararını da millet verir.
Şimdi gelelim Kılıçtaroğlu’nun sonunu hesaplanmadan, ortalık yerde lafazanlık etmelerine. Daha önce ekranlardaki tartışmalarında elinde belgeler gördüğümüzde “adamın bir bildiği var” dediğimiz Kılıçtaroğlu için gün geçtikçe anladık ki birçok belgesi de uydurma.
Sadece belgeler konusunda samimiyetsizliği ile kalmayan Kılıçtaroğlu, Ak Parti’nin yolsuzluklarını araştırırken kendi partisi içinde cereyan eden hiçbir konuya ses çıkartamadı. Dersim konusunda “dersini aldı da ediyor ezber” dizelerini mırıldandı da durdu.
Peki, adama sormazlar mı mademki bu kadar para konusunda hassassın önce bir kendi hesabını ver bakalım. Atatürk’ün vasiyetine sahip çıktın mı çıkmadın mı?
Neydi Atatürk’ün vasiyeti bir hatırlayalım:
“Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum,
1. Nutuk ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3. Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir.
4. Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır
5. İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6. Her sene nemâdan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir."
Peki, bu maddelerin kaçta kaçını yerine getirdiniz Sayın Kılıçtaroğlu?
Birinci maddede geçen işçilerin İş Bankası tarafından nemalandırılmasında devlet işçilere 2005 yılına kadar 14 katrilyon para borçlandırıldı. Bu borcu neden ödemediniz de AK Parti iktidarına tamamını ödettiniz? Siz değil miydiniz meydanlarda işçimizi biz kurtarırız diyen. Yine siz değil miydiniz tekel işçileri için kendini nefer ilan eden?
Yine bir hatırlayacak olursak altıncı madde gereğince 26 Ocak 2006 tarihinde mahkeme tarafından CHP aleyhinde karara bağlanan, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına ödenmesi gereken 111 trilyon 248 milyar parayı da ödemediniz. Bu paralar kim bilir kimler tarafından nasıl da indiregandilenmiştir.
Üstelik vasiyetin içinde yer alanlardan bir kız evlatlık neden vasiyet gereğince alması gereken paraları alamadığı için Erdoğan’a hakkını aramak için başvuruyor. Yoksa sizin tabanınızdaki kişiler her hangi bir adaletsizliğe uğradıklarında adaleti sizde değil de Erdoğan’da mı buluyorlar?
Bunları hiç mi kendinize sormuyorsunuz?
Siyaset günlük bir iş değildir. Hele devlet memurluğu hiç değildir. Bugün git yarın gel mantığı belki hala eski rafların tozlu arşivlerinde kalmış olabilir ama 2010’un Türkiye’si milletiyle yarına iş bırakma devrini çoktan bırakmıştır.
Şayet CHP şişirme yelkenler ile değil de gerçek halk desteği ile siyaset yapmayı düşünüyorsa sağın değil önce solun değerleriyle barışmalıdır. Zira CHP ötekileştirdiği sağ siyasi partilerini ve muhafazakâr kesimi bırakıp önce kendi sol değerleriyle nasıl bir bağ kuracağını düşünmelidir.
Bir de saklandığı gölgelikleri bir tarafa bırakıp kendine gerçek bir yüz oluşturmalıdır. Geçmişinden kopuk, tabanını dinlemeyen, bir de ülkenin geneline hiç mi hiç kulak asmayan CHP olsa olsa gazete manşetlerinin partisi olur. Önce Atatürk konusunda slogan atmayı bırakıp, Atatürk’ün resmini duvarlara asmakla yetinmeyip Atatürk’ün ifadelerini zihinlerine kazımanız gerekmektedir.
Aksi halde çok da üflersiniz bu yelkenler şişsin diye…

Hiç yorum yok: