Bu noktada AKGençlik olarak bizler, ülkemiz demokrasi tarihi içindeki yerimizi ve anlamımızı anlamadan AK Parti çatısı altında yapmaya çalıştığımız siyasi davranışların ne manaya geldiğini de çözemeyiz. Yaptığımızın neye karşılık geldiğini bilmediğimizde de tam olarak varlık nedenimize uygun hareket edemeyeceğimizden eksen kaymasına uğrayarak, “diğerleri” diye tanımladığımız siyasi akımların veya nesillerin akıbetine, onlara benzeyerek uğrayacağız. Böyle bir istenmeyen hale düşmemek için AKGençlik teşkilatı olarak mevcut gençlik kolları teşkilatının neden Sayın Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından özellikle kurulduğunu bilmemiz, kavramamız gerekmektedir. İşte AKGençliğin her bir bireyinin veya teşkilat mensubunun gençlik kollarımız ile ilk tanıştığı günlerinde bu bilinç ile aydınlatılması gerekmektedir.
AKGençlik demokrasi tarihimiz içinde bir dönüşümün tam da kendisidir. AKGençlik, yıllardır genç kuşakların bu topraklarda uğrunda mücadele ettikleri kavramlar olan “özgürlük, adalet, hak ve hürriyet” arayışlarını kurumsal bir kimlik altında, meşru yollarda üretmektedir. Bu yolda en büyük sermaye olarak da vicdani adalet ile samimi bir bilgiyi kullanmaktadır. AKGençlik ülkemizde demokrasinin tabana yayılmasında en etkin rolü üstlenmiş bir nesil hareketidir. Bu bakımdan siyasetin gerektirdiği tüm siyasi çalışmaları bireysel bir yaklaşımla değil, ortak bir anlayış ile “hak edenin kazanmasını temenni ettiği” bir yaklaşım ile kendi iç dinamiklerinde oluşturma eğilimindedir. Bu misyonu ile AKGençlik özellikle kongrelerdeki performansları ile birçok siyasi partinin ana kademe organlarının gösteremediği olgunluğu daha erken yaşlarda ve daha etkili programlar çerçevesinde gerçekleştirerek hem farkını ortaya koymuş hem de üstlendiği tarihi rolü; demokratikleşme bilincine sahip olduğunu kendisine güvenenlere göstermiş bulunmaktadır.
Bu bakımdan AKGençliğin, ülkemiz siyasi tarihine daha uzun yıllar katkı verecek alt ve üst kadroları yetiştirme noktasında bir eğitim kurumu olduğu da görülmektedir. Dolayısıyla bu teşkilatın eğitim misyonu asla göz ardı edilemez. Her bir teşkilatımız üyelerini bilinçlendirme noktasında ikilemde kalmadan her türlü adımı atma mecburiyetindedir. Özellikle gençliğin hızlı akışkan teşkilat özelliği nedeniyle sürekli bir yenilenme içinde olan teşkilatlarımızda eğitimin de sürekliliğinin gerekliliği tartışılamaz bir gerçektir. Dolayısıyla teşkilat eğitimi için yapılan her bir girişimin muhakkak gerçekleştirilmesi bu amaca uygun daha çok gencin yetişmesine olanak sağlayacaktır. Gençlik Kollarımızın siyasî kimliğinin yanında bir de manevî kimliğinin olması, gençlerimizi her türlü iç ve dış etmenlerin yönlendirmesinden koruyacak sağlam bir kalkandır.
Neden ASIM modeli bu çalışmanın ana eksenine yerleştirildiğine dair gelecek sorulara, Mehmet Akif’in idealize ettiği ve memleketin içine düştüğü her türlü buhrandan çıkmasında ana rolü üstlenecek olan neslin ASIM kimliği ile temsil edildiği prototipi önümüzdeyken elbette başka bir model arayışı içinde olmamız akıllıca olmayacağı gibi zaman kaybı doğuracaktır. 2001 yılında kurulan AK Partimizin “bir ruh” hali ile milletin duasıyla kurulduğu gerçeği karşısında biz gençlere düşen görev de bu ruha sahip olmak ve ona hareket kazandırmaktır. Harekete geçmeden evvel ise bu ruhun kimliğimize sirayet etmesi için parti kimliğimiz ile kendi kimliğimiz arasında bir uyumu yani söz ile davranış arasında, hissedilen ile yaşanılan arasında bağları yeniden inşa etmek durumundayız. Bu bağları oluşturabilmek için ise “muhafazakâr-demokrat” kimliğin gençlik kollarında nasıl bir halde temsil edileceğini bilmemiz gerekmektedir. Muhafazakâr-demokrat gençlik kimliğinin temel unsurları “samimiyet, güven, azim, sebat, bilgi ile saygı, hoşgörü ve anlayıştır”.
Burada samimiyet, güven, azim ve sebat muhafazakârlığımızın temel unsurlarına girerken demokratik tarafımızda da saygı, hoşgörü ve anlayış yer almaktadır. Bu kavramları bir nesil olarak yaşamak ve yaşatmak için ortak bir paydada buluşmamız ve ülkemizdeki tüm teşkilatlarımıza bu ortak havayı oluşturmamız gerekmektedir. Bu ortak paydamız bir teşkilattan öte sahip olduğumuz “nesil, kuşak” bilincidir. Evet, AKGençlik bir kuşaktır. Öyle bir kuşaktır ki, ülkemizde ki demokratikleşmeyi sırtına almış ve her türlü zorluklara rağmen, içinde bulunduğumuz büyük dönüşümün, zihinsel gelişimin temsilcisi olma adayı durumundadır.
Ülkemize dair heyecanımız, beklentimiz, isteklerimiz, düşüncelerimiz, ümidimiz ve dertlerimiz bulunmaktadır.
> Dertliyiz, çünkü seviyoruz.
> Heyecanlıyız, çünkü büyük dönüşümü fark ediyoruz.
> İstiyoruz ve bekliyoruz, çünkü bu topraklarda yaşayan herkesin adalete ihtiyacı var, herkesin insanca yaşamaya hakkı var. Bunu biliyoruz.
> Düşünüyoruz, çünkü akıl ile gitmeyen hiçbir şey akli bir sonuca varmaz.
> Ümitliyiz, çünkü hiçbir etkinin/baskının doğrunun ve güzelin karşısında zafer kazanamayacağına inancımız var.
> Cesaretliyiz, çünkü bu yolda nelerle karşılaşacağımızı biliyoruz ve kendimize güveniyoruz.
AKGençliğin Mehmet Akif’in betimlediği “Asım” nesli görevini üstlenmesi için nesil-kuşak bilincinde olan teşkilatlarımızın muhakkak ki birincil ödevleri de beraberinde gelmektedir. Bu ödevler herhangi bir teşkilatımızın olmazsa olmazlarıdır. Bu kurallar tüm teşkilatlarımıza geleceğe doğru ortak bilinç ve sistem ile hareket etmede uyulması gereken bir iç nizamı belirtmektedirler. Bu bakımdan organik bir teşkilat yapısıyla bu yapıya hareket verecek olan heyecanı oluşturmak için adı konmuş bir sisteme ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu sistemin içinde “amaç, istikamet, usul, edep, itaat, disiplin ve ahlak” yer almaktadır.
Kısaca değinmek gerekirse AKGençliğimizin amacı yazımızın başında da değindiğimiz demokratikleşme hareketinin ülkemize yayılmasına sahip çıkmaktır. Bu bakımdan bireysel ve menfi amaçların hevesine düşüp istikametten sapmamak gençlik kollarının mutfağında pişmek için gerekli olan ateştir. Ulvi amacımıza erişmede girdiğimiz yolda sistemli bir yürüyüş sergilemek adına da usule ihtiyacımız bulunmaktadır. Usul, teşkilat yapısının teknik işlerini (toplantılar, kongreler, tutulan defterler vb.) içermektedir. Bununla birlikte bu işleri yerine getirirken asla “Asım”ın nesli bilincinden sapmamak için edep gençliğimizin kişiliği mahiyetindedir. İster küçük olsun ister
AKGençlik gibi otuz bine yakın yönetici kadrosu bulunan bir teşkilat disiplinin olmadığı yerde nizam, nizamın olmadığı yerde de başarı olmaz. Bunun için teşkilat yapımızın içinde her bir üyemiz hiyerarşinin kendisine yüklediği görevi layıkıyla yerine getirmelidir. Disiplinin en önemli unsuru da itaattir. Bu bakımdan bu iki kavram üyelerimiz tarafından sağlıklı biçimde anlaşılmalı ve yerine getirilmelidir. Son olarak ise ahlaki yapısıyla da teşkilatımızın mekanik bir hüviyetten insani bir kimliğe doğru oluşturulması gerekmektedir. Ahlak şüphesiz ki siyasetin en ince ayrıntısı ve en genel geçer özelliği olan kolay ama çok da zor olan bir kişilik belirtisidir. AKGençlik zor olanı başaracak bir iradeye sahiptir ve bunu da göstermiştir.
Yukarıda kısaca değinilen bir manada teşkilat yapısını oluşturan ve oluşturması gereken il ve ilçe teşkilatlarımız uzun vadede siyasette “ben de varım” diyebilmek için öncelikli olarak “hamdım, piştim ve elhamdülillah” diyebilme özgüveni içinde olmalarıdır. Bunun yolu da günlük siyasi olayların ve kişisel beklentilerin dışına çıkmayı başarmak ve bu gibi durumlardan arınmış bir yapı ile ekip olarak geleceğe yürümektir. Ümidimiz ve inancımız “Asım gibi bir AKGençliğin” bu manalar doğrultusunda yoluna devam ettiği üzeredir.
1 yorum:
Çok anlamlı ve çok güzel. Gönlümden geçen odur ki, biz gençler, güzelliklere sadece bakmakla kalmayıp, onları rüyalarımıza götürürüz, sonrada uykularımızla değiş tokuş yaparız. Ama bunu muhakkak yaparız.. İnanıyorum.
Gönül Çelik
Yorum Gönder